Kendime dair

Akvaryum balığı

Gecenin karanlığında yapayalnız geçen monoton günlerin esiri olmuş gidiyoruz. Bir yandan beynimizde depremler yaratan hatıralar, bir yandan kaybolan duygular. Kapılmış gidiyoruz vaktin nasıl geçtiğini anlamadan. Gecenin sessizliği kaplıyorken içimizi, bakıyoruz aynaya uzun uzun, gözlerimize, kirpik tanelerimize, bileklerimize, duruşumuza, içimizdeki pişmanlıklara, üzüntülere, sevinçlere ve yitip gitmiş tüm duyguları tek tek gözümüzün önünden geçirip ufak bir tebessüm bile edemeden sadece bakakalıyoruz gözlerimizin içine, dakikalarca, saatlerce… Bir bakıyoruz alışmışız yalnızlığa artık istesek de birlikte olamıyoruz kimseyle. Zorunlu sohbetlere kafa sallayıp geçiştirmekten sıkılmışız artık, bir an önce kendimizi karanlık bir odaya kapatmayı hayal eder olmuşuz. Beynimizde yarattığımız paradokslar, değişik evrenler kafayı yediğimizin işareti mi bilmiyoruz. Bazı notaların yaşattığı, bileklerimizdeki tarifi imkansız his gibi, üşümek gibi, rüzgarın sesi gibi, yakamoz gibi, bulutların üstünden düşmek gibi, kopuyoruz kendimizden, ayrılığın hediyesi gibi… Kilitlendim. Tüm hayatımı baştan sona sorguya çektiriyor bana yokluğu… Hissiyatı başka bir duygu bunun, bambaşka bir şey. Yuvarlak bir akvaryumun içinde sıkışmış, yosunlar arasında nefesini zor tazeleyen bir balık gibiyim resmen.

En güneşli günü bile puslu bir dolunay gecesine çevirdi gidişin. Yatağımın sol yanında, ay ışığının altında kabuksuz bedenin… Yakamoz buydu değil mi? Hayır değil, Gölgen ruhumun derinliklerinde beni arıyor, ben kendimi bulamamışken. Aslında mutluydum önceleri ama şimdi tüm hücrelerim hüzün dolu… Seni arıyorum sabahı arar gibi. Uyanamıyorum bir türlü. Rüya desem, gerçek gibi… Gerçek desem, hayalinde kaybettim kendimi. Bulamıyorum bir türlü seni. Neredesin ? Ne yapıyorsun ?

6780cookie-checkAkvaryum balığı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir