Hayat, Kendime dair

Konuşmayan adamın AŞK adlı hikayesinden…

Bu gün sürekli gördüğümüz konuşmayan adamın dile gelmesi hepimizi şaşırttı. Ne yapacağımızı bilemedik. Birbirimizin suratına bakarken konuşmayan adam hiç tanımadığı birinden bir sigara istedi. Uzunca bir süre sigarayı kokladıktan sonra attı yere. Ben camel içmem dedi ve gitti Lark sigarası aldı. Biz hani parası yoktu lan diye kendi kendimizi yerken bu sefer filtrenin bulunduğu yeri masaya 2 defa vurup garsondan çay istedi. Korktuk. Arkadaş bilirkişi çağıralım diye söylenirken çayı geldi konuşmasının ortasında. Şekere bir ısırık attı, çayından yudumladı sigarasını yaktı ve neden konuşmadığını anlatmaya başladı.

Siz hiç aşık oldunuz mu diye sordu direkt konuşmasının başında. Berbat bir şey değil mi ?  diye ekledi burnundan akan sümüklerini koluna silerek. “O kadar incitir ki insanı, adeta göğsünü açıp kalbini yarar, birisinin içine girip seni içeriden mahvetmesidir.” Masaya bir yumruk çaktı. Bizi dövecek korkusu ile arkadaşa gizlice kaş göz yaptım ama anlamadı sağolsun. Eyvah dedim boku yedik, bize saracak bu abi. Tamam da ne oldu da bize bunları anlatma gereği hissetti ? Yoksa bizi aşk acısı çektiği kızın akrabası falan mı sandı ? Tenha da kıstırmıştı sonuçta. Sonra devam etti…

Bütün bu savunma mekanizmalarını bu neden ile oluşturursunuz gençler, bir kalkan yaparsınız kendinize, öyle ki hiçbir şey size dokunamaz, ondan sonra diğer aptallardan hiç bir farkı olmayan aptalın biri çıkar hayatınıza girer… Kendinden bir parçanı verirsin onlara, onu istememişlerdir. Sana verilen bir öpücük ya da gülümsemek gibi salakça bir şey yapmışlardır ve sonra bir bakmışsındır ki hayatın senin hayatın olmaktan çıkmıştır. Aşk adamı esir alır, dedi ve iç çekerek sigarasını körükledi. Empati yapamadık. Nasıl yapabilirdik ki ? Sağlıklı düşünebilen iki akıl hastasının sağlıksız tanımlanan bir normalin konuşmasına maruz kalmış gibi hissediyorduk.

Sağlıklı –  akıl hastası

Sağlıksız – normal

normal – akıl hastası

Önce ruhumuz bedenimizdeki yerini aldı daha sonra beynimiz saniyenin binde biri gibi kısa bir süre içinde o kelimeyi aradı. AŞK. Tabi IQ’um buna yetmedi. Konuşmayan adam da arkadaşın telefondan iddaa oynamasına bozuldu. Dinlemeyeceksen devam etmeyeyim dedi tabi ben üzerime alınmadım. Ben o sırada adisyona bakıyordum. Sonra devam etti…

AŞK; adamın içine girer ve seni içten içe yiyip bitirip karanlıkla ağlayan bir çocuk gibi ortalıkta bırakır. Basit bir cümle gibi görünen “belkide arkadaş olmalıyız” lafı kalbinin içine işleyen küçük kırık cam parçacıklarına dönüşür, acıtır, yaralar, sadece hayal dünyasında ya da zihninde değil de içinde hissettiğin şey seni acı içinde paramparça eden gerçek bir ruh incinmesidir, dedi. Önce çayından bir yudum aldı, sonra sigarasını sonuna kadar içine çekip uzaklara bakarak “Ben aşktan nefret ediyorum” diye bitirdi.  Konuşmayan adamın AŞK adlı hikayesinden…

 

 

5730cookie-checkKonuşmayan adamın AŞK adlı hikayesinden…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir